Dolar : Alış : 35.4197 / Satış : 35.4835
Euro : Alış : 36.1555 / Satış : 36.2207
Ünye Haber Takip Gazetesi
HAVA DURUMU
hava durumu

unye

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 26 Kategoride 2394 İçerik Bulunuyor.

SON DAKİKA
Ünye Haber Takip Gazetesi

İdam isteriz! mi acaba?

27 Şubat 2017 - 1.004 kez okunmuş
Ana Sayfa » Genel»İdam isteriz! mi acaba?
İdam isteriz! mi acaba?

 

 

Doç. Dr. Ercan Nurcan YILMAZ
Gazi Üniversitesi Teknoloji Fakültesi
Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü

 

 

 

 

 

 

Son zamanlarda İDAM isteriz diye naralar kol geziyor. Bir önceki seçimde olduğu gibi ipler atılmıyor belki ama aynı ses tonunda yükseliyor istekler. Her seçim öncesi böyle mizansenler artıyor. Artıyor da uygulama! İşte o muamma.

İdam düşünülmesi ölçülmesi tartılması gereken bir konudur.

Aklıma Necip Fazıl Kısakürek’in eseri geliyor. “Reis Bey.” Malum 1990 yılında da sinemaya uyarlandı. Hatta başrolünü Haluk Kurtoğlu oynadı ki sesiyle oyunculuğu ile muhteşemdi.

Reis Bey tek başına yaşayan, kendini görevine adamış bir insandır. Bir gün bir cinayet haberiyle sarsılır şehir ve o davanın hâkimi de Reis Bey’dir.

Reis bey işini titizlikle yapan fakat biraz da acımasız biridir. Kimseyle pek fazla iletişimi yoktur.

Reis Bey her zamanki gibi tüm deliller önüne geldikten sonra kesin bir kararla mahkûma idam kararı verir ve kalemi kırar. Mahkûmun açıklamalarına inanmaz.

Fakat bu sefer yanlış bir karar vermiştir. Mahkûm idam edildikten sonra Reis Bey ve tüm şehir halkı suçlunun başkası olduğunu öğrenirler.

Reis Bey o günden sonra çok vicdan azabı çeker. Bulunduğu görevden istifa eder.

Daha sonra da diğer insanlara yardım etmek için uğraşır. Bu çabasında bir yanlış bulguyla hapse düşer. Bu yaşadığı şeylerle merhamet etmeyi öğrenir. Acımasızlığın kötü bir şey olduğunu öğrenir.

Reis Bey’in yapmaya çalıştıkları ve fikir hayatında olan değişimle herkes Reis Bey’e övgüyle bakar.

Daha sonra bu davranışlarından dolayı Reis Bey’e ödül verilir. En sonunda da Reis Bey merhamet bekleyen insanlara yardım etmeye gidelim der, Hatta “evlere merhamet boruları döşeyin” cümlesi bir atasözü gibi karşımıza çıkar.

9 Ağustos 2002 tarih ve 4771 sayılı kanun ile (Avrupa Birliği 3. Uyum Paketi) idam cezası barış zamanında kaldırıldı. Hemen arkasından Türkiye Kasım 2003’te 6 nolu ek protokolü onayladı. Nihayet, 14 Temmuz 2004 tarih ve 5218 sayılı kanunla Türkiye idam cezasını her koşulda mutlak olarak kaldırdı.

İdam cezası bu tarihe kadar vardı ve ne oldu? En son idam cezası Ekim 1984’te uygulanmıştır. Bu arada nice hainler nice katiller idama mahkûm edilmiş ancak hiç biri infaza çevrilmemiştir. Hatta öyleki büyük hain Apo bile MHP iktidarın ortağı iken idam edilmemiştir. Neden acaba?

12 Eylül dönemi olarak adlandırdığımız aslı 2 yıl süren ancak tam etkisi 4 yılı bulan 1980-1984 yılları arasında 50 idam cezası uygulanmıştır. Bu cezalardan 18 tanesi sol görüşlü insanlardır, 8 tanesi sağ görüşlü insanlardır. Geri kalanlar ise çoğunluğu sağ sol olaylarından değil cinayetten idam alanlardır.

Bir Mustafa Pehlivanoğlu örneği var elimizde. Balgat katliamında kahvehane baskınında 5 kişinin ölmesiyle sonuçlanan olayda suçlu olduğu iddia edilmiştir. Lakin baskında kullanılan silahların başka bir örgütün evinde bulunmasına rağmen Pehlivanoğlu’nun “İfademi işkence yoluyla verdim.” demesine rağmen sıkıyönetim hâkiminin kararı değişmemiştir, 12 Eylül 1980 askerî darbesinden önce yapılan yargılama sonunda idam cezasına çarptırılmıştı. Yatmakta olduğu ve çok sıkı korunan Mamak Askerî Cezaevi’nden kaçtı, ancak 18 Ağustos 1980’de Kütahya’da yakalandı. 7 Ekim 1980’de, sol görüşlü Necdet Adalı’dan birkaç saat sonra 22 yaşındayken Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde idam hükmü infaz edildi.İdam kararını veren Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan daha sonra anlattığı anılarında, Mustafa Pehlivanoğlu’nun asılan solcu Necdet Adalı’ya denge olsun diye idam edildiğini belirtti.2010 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından idamından önce, tutuklu bulunduğu Ulucanlar Cezaevi’nden annesine yazdığı mektup AK Parti meclis grup toplantısında okunmuştur.

Yine sadece Türkiye tarihine değil, dünya tarihine de kara bir leke olarak geçen 12 eylül askeri cuntası, 17 yaşında idam sehpasına yollamıştır sol görüşlüErdal Eren’i. Hatta bunu yapabilmek için yaşını büyütmüştür. İşin enteresan tarafı ortada yine bir masum Er ZekariyaÖnge’nin katli vardır. Katilleri belkide hala aramızda gezmektedir.

Bu örnekler bu şekilde artırılabilir.

Bir kere daha ve çok iyi düşünmek lazım. İdam cezası çok ağır bir cezadır. İnfaz edildiğinde geri dönüşü olmayan bir cezadır. Birilerine hoş görünmek için düşünmeden acele ile yazılacak bir idam kanunu çok tehlikelidir. Sınırları çok iyi belirlenmelidir. Birde çıktığında uygulanmalıdır.

İdam cezası dünyanın birçok ülkesinde uygulanan bir cezadır. Çünkü bazı durumlarda vicdanı rahatlatmanın başka yolu yoktur. Ağır cezalar sadece vicdana yönelikte değildir. Aynı zamanda ceza ağır ise caydırıcılığı da yüksektir.

Diğer yandan asıl sorun idamın var olması ya da olmaması değil zannımca cezaların doğru olmamasıdır. İslam’da hırsızlık çok ağır suçlardandır. Tecavüz ve adam öldürmek te hakeza öyle. Peki, neden sadece idam! Medyadan takip ediyoruz. 2011 yılında bir haber hiç aklımdan çıkmıyor. 26 yaşında Ramazan B. Bursa’da emniyet binasını soydu ve birkaç gün sonra yakalandı. Yakalandığında 323 sabıkası vardı. Yanlış duymadınız 323. Son altı yılda bu rakam kaça çıktı bilmiyorum. Diyelim ki 400 olsun. Her bir hırsızlığına 3 ay ceza verseniz 100 yıl içeride kalması gerekecek kadar uzun bir liste. Peki nerede? Aramızda. Hala birilerini soyma dolandırma peşinde. Birilerinin helal lokmalarını çalma derdinde.

Şimdi ben soruyorum! Bu suç değil mi? Birilerinin evini soymak, hayallerini çalmak, umutlarını çalmak, elinden lokmasını çalmak suç değil mi?Sürekli infaz kanununu değiştirerek bunları salmak kul hakkı değil mi?

Neden hala infaz kanununda değişiklikler yapılıp birçok suç, suç olmaktan çıkartılıyor? Gerekçe şu: “hapishaneler dolu”. 5000 konut, 10000 konut yapan TOKİ hapishane yapamıyor mu? Hapishane dediğinde lüks bir yer olmayacak. Topu topu sağlam dört duvar. Şehirden uzak, okuldan uzak, caddeden uzak, hastahaneden uzak, yalıtılmış, tecrit edilmiş alan. Ayrıca,bu hapishanelerde çalışacak onlarca infaz koruma memuru, idari personel, polis, aşçı vb. sayesinde iş alanı açılır.

İdam isteyenleri anlayışla karşılamakla beraber bu cümleyi çok yetersiz bulduğumu belirtmek istiyorum. Bu yüzden ben adalet istiyorum. Suçu önleyecek adam gibi ceza sistemi istiyorum.

Canice adam öldürenin canice öldürülmesini,

Hırsızlığı meslek edinenlerin kolunun kesilmesini,

Tecavüzcünün..

Anladınız siz.

Önemli olan şu gök kubbede huzur ve huşu ile yaşamak. Kim ki buna engel olmak istiyorsa toplum olarak bunu durduracak kudretimizde imkânımızda vardır. Yeter ki samimi olalım. Bu iş seçim malzemesi olmaktan çıkmalıdır. Bu iş İnsan hakkıdır.

Selam ve dua ile..

Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz

YORUMLAR

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Yorumunuz

İlgili Terimler :
TemaFabrika