CİZVİTLER
Gazeteler sayfa sayfa FETÖ’nün şifrelerini vermekte ve onları deşifre etmektedir. Ben bu günkü yazımda FETÖ alçaklarından bahsetmeyeceğim. Bunun yerine Hristiyan dünyasında önemli yeri olan Cizvitlerden bahsedeceğim.
Bunu yazmamdaki sebep ise Prof. Dr. Ali İsra GÜNGÖR’ün Berikan Yayınevi tarafından basılan ve kütüphanemde 2012 yılından beri baş eserlerden biri olarak gördüğüm CİZVİTLER kitabıdır.
Kim bu Cizvitler?
Hristiyanlıkta tarikatların önemli yeri vardır. İlk Hristiyan tarikatları 2. Yüzyılda görmek mümkündür. Özellikle 11. Yüzyıldan sonra ağırlığını çok artıran tarikatlar Hristiyan dünyanın bu günlere gelmesine vesile olmuşlardır. Hristiyanlıkta tarikatların Vatikan tarafından çizilmiş sınırları vardır. Bir tarikata üye olanlar temelde üç felsefeyi savunur. Fakirlik, bekârlık ve itaat. Tarikatların olmazsa olmazı itaattır. Tarikat liderlerinin sözleri ve fikirleri sorgulanamaz.
Cizvitler Katolik klisesinin içinden çıkan bu gün belki en fazla 30 000 üyesi olan, hatta en son kurulan tarikatlardandır. Bu tarikat kendinden önce kurulan karşı reform temsilcisi Dominiken ve Fransisken tarikatlarla beraber hareket eden kendi tabiri ile büyük adamlar yetiştirmiş bir tarikattır. Ana çalışma alanları ise eğitim ve misyonerlik olup, dünyanın birçok yerinde bu amaçla kurulmuş okul ve üniversitelere sahipler!
Cizvit tarikatının kurucusu aziz ignatius denilen bir zattır. Bu zat Katolik kilisesinin yenilikler ayağında önemli roller üstlenmiştir. Ignatiusun en önemli özelliği ise eğitime verdiği önemdir. Ignatius 1491’de İspanyada doğmuş varlıklı bir ailenin çocuğudur. Sonrada kraliyet hizmetine girmiş. Burada aldığı eğitimle kendini geliştirmiştir. 32 yaşında misyonerlik yapmak ve kutsal toprakların geri kazanımı amacı ile Kudüs’e gitmiştir. Hristiyanlar içinde son derece kutsal olan Kudüs’ün geri alınması fikri onun hayata bakış açısının gelişmesini sağlamıştır. Nitekim o devirde Kudüs Türk hâkimiyetindedir ve alınması pek mümkün görülmemektedir. Bu yüzden Avrupa’ya dönmüş ve değişime oradan başlama kararı almıştır.
Kudüs tecrübesi ignatiusa, kiliseye hizmet için önce kendi dini gelişimini ilerletme, bunun için akademik eğitim ve sonrasında kendi eğitim kurumlarının kurulması gerektiği fikrini oluşturmuştur. Çünkü anlamıştı ki eğitimli özel yetişmiş itaatkâr insanlara ihtiyacı vardır.
Bu yüzden ömrü eğitim kurumlarının kurulmasında geçmiştir. Kendi kurduğu tüm eğitim kurumlarında hayranı olduğu Paris Modelini uygulamıştır. Kendi hayat felsefesini izleyenlerine anlatabilmek için birçok kitap yazmıştır. Cizvitleri diğer tarikatlardan ayıran en önemli özelliği ise 4. Yemindir. Bu yeminle sadece cemaate bağlılık değil papaya da tam bir itaat vardır. Tarikata kabul edilecekler belli kriterleri sağlamak zorundadır. Burada yine en önemli unsur itaattir. Hatta Cizvitlerde itaat tek başına değil “ölü gibi itaat et” şeklindedir. Bir Cizvit, cemaatin verdiği görevin dışında başka bir görev ve mevki arayışına giremediği gibi, yaşadığı her şeyi rapor etmek zorunda.
Cizvitlerin idari yapısı incelendiğinde; Başta papa vardır. Buna bağlı en yüksek otorite olan genel kongre vardır. Genel kongrenin yapı olarak, bir başkanı vardır. Bu başkana bağlı yardımcılar vardır. Bu yardımcılara bağlı taşra sorumluları (Bölge sorumluları), bölgesel üyelerce seçilmiş bölge idarecileri, idareci tarafından seçilmiş iki seçmen ve bağımsız temsilciler vardır. Ayrıca başkana ve yardımcılarına bağlı birim yetkilileri vardır. Bu yetkililer eğitimden, kurumlardan ve teşkilattan da sorumludur.
Düzenli toplantıları vardır. Haftalık, aylık ve yıllık toplantılarda pozisyona göre yetkili katılımı sağlanmaktadır. En büyük toplantı olan genel kongre ise sadece başkanı seçmek için veya çok ciddi bir problem olduğunda müzakere amacıyla yapılır. Genel kongre 1558 den bu yana 34 defa toplanmıştır.
Cizvitlerin başta teoloji olmak üzere tarih felsefe ve sanat alanında yaptıkları çalışmalar onların dünya çapında saygın bir birlik olmasını sağlamıştır. Cizvitler kendi inanışlarının aksine olan her türlü tarikat ve dini yapı ile rahatlıkla tartışmalara girerek isim yapmışlardır. Tüm dünyada mahalli lehçeleri kullanırlar, kendi yorumlarını mahalli lehçe ve geleneklere uydururlar. Halkla daha yakın iletişim kurma amacıyla, sosyal havarilik ve medya iletişim araçlarına sahip olurlar.
Biz şuuru hâkim olan, sosyal ve siyasi bir cemaat olarak kabul edilen Cizvitlerin, en büyük nüfuz alanları ABD olup, kendilerine özgü siyasi etki ve nüfuz alanlarına sahipler.
Otorite onlardan, Tanrı’nın iradesine ve O’nun hizmetine asker gibi girmeleri amacıyla; benliklerini, benlikleri hakkındaki anlayışlarını ve kimliklerini yeniden inşa etmelerini teklif eder. Bu nedenle mensupları da benliğini tam olarak yok ederler.
- Vatikan Konsili’nde açıklanan “Dinlerarası Diyalog”, Cizvit cemaati için de önemli bir misyon olup, burada da en önemli rolü üstlenir.
Dinlerarası diyalogdan murad; hem Kilise’nin toplumları İncil’e göre yeniden inşa etme, hem de kültürlere girme süreci olarak kabul edilir.
Prof. Dr. Ali İsra GÜNGÖR hocanın anlatımıyla; uzun yıllardır dünya siyasetine de yön veren birçok ünlü Cizvit olmuştur. Cizvit okullarında okuyan ve yetişen bir çok siyasetçi vardır. Bunlar genelde deşifre olmamak için bu okullarda okuduklarını ama inanış olarak farklı olduklarını söylemektedirler. Cizvit okullarının Türkiye’deki tek örneği ”St. Benoit” dir. Cizvitlerin yetiştirdiği pek çok isim kendi döneminin en entellektüel isimleri arasında yer almayı başarmıştır. Örneğin Voltaire, Portekiz’in Aristo’su olarak bilinen Pedro da Fonseca (16. yüzyıl), Galileo Gelilei, Diderot, D’ Alembert, Moliere, 20. yüzyılda Karl Rahner, Walter J. Ong. Arthur ConanDoyle, James Joyce, Fidel Castro, Bill Clinton, Alfred Hitchcock ve diğerlerinin Cizvit okullarında yetiştiğini bilmekteyiz.
Mümkün mertebe özetlemeye çalıştım. Tanıdık geldimi?
Selam ve dua ile
Doç. Dr. Ercan Nurcan YILMAZ
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR
BENZER HABERLER
KÖŞE YAZARLARI
Tüm Yazarlar